23 Ocak 2011 Pazar

Paris Paris


Gitmek ne kadar zor oldu, oysa tam 1 ay önceden hızlı trenden biletimi almıştım.. Galiba bu Hollanda tren şirketine çok laf ettim ondan başıma bunlar geldi, halbuki aylar sonra bana tren kartımı nihayet gönderdiklerinde hafif içim ısınmaya başlamıştı... Ama yine de habire büyük Hollanda turuna maruz kaldığım için o kadar da sıcacık olamamıştı içim... İşte havanın çok soğuk olduğu günde Tilburg'tan trenle bir türlü Rotterdama (yolda sinyalizasyon arızası varmış) ulaşamadık ve treni kaçırdık. Yaşam belirtisi olmayan duraklarda gitmeye mi çalışmadık, soğuktan donmadık mı, o tren bu tren dolaşmadık mı... Neyse ki bizim gibi mağdur olan çok kişi olduğu için Rotterdamdaki görevli para ödemeden (biletimize bastığı damga ile) alternatif şekillerde bize yolculuk yapabileceğimizi söyledi. Hızlı trenle Brüksel, sonra Paris... Ama o dondurucu soğuklarda Brüksel treni gelmez mi, meğersem saatlerdir tren gelmemiş mi, Rotterdam istasyonunda çalışma yok mu... valla içliği bırak padişah donu olsa işe yaramazdı o günde.. ama yılmadık bekledik... bizim gibi bekleyen onlarca yok canım yüzden fazlaydı galiba insanla beraber.. İtiş tıkış Bruksel yolculuğu... Neyse ki Belçikadaki Thalys yetkilileri hıp hızlı trene binmemize neşeyle izin verdiler de Bruksel-Paris arası çok sürünmedik. Yaklaşık 3 buçuk saat geçikmeyle ile ulaştık Paris'e. Bu arada Bruksel-zuid istasyonu çok büyük, kaybolmadan yolumuzu bulduğumuz için şanslıyız:)))Yolda da Fransızca çalıştık... Fransızlar İngilizce konuşanları sevmiyor diye...Aslında o kadar da değil..Ya biz çok ıkınıp sıkıldık ya çok sevimliydik bilemiyorum Fransızlar bize genelde hep iyi davrandılar.. Yakında bahsedeceğim bundan. Parle vu angle? ( İngilizce biliyor musun canım?) Mon franse nö bon pa. (Fransızcam iyi değil.. -yalana bak, hiç bilmiyorum desene şuna-) Eskuse Moa (affedersiniz?) U e toilet? (tuvalet nerde?) Dö biye si vu plie? (2 bilet lütfen)Yalnız dikkatinizi çekerim bunlar okunuşu, Fransızca yazılışları değil.... siz beni dikkate almayın.. Ama en sevdiğim Fransızca kelime..(Merci bokku bien))))) Bunun üzerine ben bayağı espiriler çevirdim:))
Neyse vardık Parise.. atladık metroya.. Metroya bir biniş 1.10 euro.. sakın almayın set halindeki biletleri ...Zaten heryere yürünüyor o yüzden 5-6 bilet alsanız sizi 2 gün götürür... Otelimiz Hotel Audran...Blanca durağının hemen yakınında...Hotel fena değildi, beklediğimden iyi olmasına rağmen,, havalar çok soğuk olduğu için banyo buz gibiydi...Hotele girdik.. hemen yakındaki Moulin Rouge karşıdaki
göbekten fotoğraf çekmek isteyen ve içeri girmek için kuyruk oluşturmuş insanlarla paslaşırken, biz hemen yanındaki referansla gittiğimiz Quick hamburgerci zincirinde afiyetle güzel Fransız hamburgerini mideye indirdik. Eee sindirmekte gerek değil mi yediklerimizi..Akşam çok soğuktu ama biz Paris sokaklarında rotasızca salınmaya başladık. Caddeler gayet güzeldi ama bisiklet nispeten az çünkü oldukça yokuş var Pariste.. yine de insanlar sürüyor azimle,, kendimi düşündüm de.. arkaya ateşli bir aygıt takmadıkça yokuş yukarı vitessiz bisiklet mi, asla...
Neyse yürürken ( dönerken kaybolduğumuzu söylemem gerek, daha doğrusu elimizdeki haritayı basan Alışveriş merkezi kendi ismini büyük harfle yazmak için alttaki tüm sokakların
görüntüsünü engellemesi yüzünden bir türlü yolumuzu bulamamız, ve sevgilimin bir çöpten başka bir alışveriş merkezi tarafından bastırılmış ama bizim gideceğimiz sokakları gösteren başka bir haritayı sahiplenmesi ile yolumuzu bulmamız ilginçti.. merak etmeyin o eldiven yıkandı:)))
Sallana sallana yürürken
(ama o kadar soğuktu ki dönerken koşa koşa yürüdük,, zaten yolu da zor bulduk) Paris'in meşhur alışveriş merkezleri Galeri La Fayette (bir kaç bina) ve hemen yanındaki Printemps'in önünden geçtik. Sanırım henüz yılbaşı yeni geçtiği için,, bu binaların dış cepheleri süsleme ile doluydu..Ama Printemps'in hemen dısındaki çeşit çeşit temalı kukla showları süperdi. Hepsine hepsine bayıldım.. Müzik, kuklalar, renkler çok ama çok güzeldi...
Pariste ilk gün..Çok anlayamadık şehri ama adımımızı nereye atsak bir tarihi bina çıkıyordu.. Opera binası, kiliseler, anıtlar, dikili taşlar:))) Bakalım gündüz gözüyle Paris nasıl??Heyecanla yarını bekliyorum ama daha ilk günden de ayaklarıma kara sular indi;)))


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder