9 Aralık 2010 Perşembe

Valenciaaaaaaaaaaaaa



Planımız şirin memleket Granada'dan yola çıkıp, İspanya'nın 3üncü büyük kenti Valencia'ya gidip mümkün olursa öğleden sonra denize girmek ya da en azından deniz kenarında gezmekti. Ama yol uzadı da uzadı ancak akşam saatlerinde hafif akşam serinliğinin çökmeye başladığı dakikalarda bu güzel şirin şehire varabildik. Valencia'da çok sınırlı zaman geçirdik ama ertesi gün Barcelona yollarına düştüğümüzde de şehrin ne kadar güzel olduğunun farkına vardık. Aslında İspanya'nın her şehrinde bizim belediye başkanlarının çok müstehçen bulup, kaldırmak için her şeyi yapabileceği muhteşem heykeller var. Özellikle de Valencia'da ana yolların kesiştiği göbeklerde çok hoş eserler gördüm. Kimi Picasso kimi Salvador Dali'nin eserlerine benziyordu, özgürlüğün, yaratıcılığın saçmalaşmadan harika eserler verdiği bir ülkedeydik ne de olsa:))) Yine de denizi göremeden şehirden ayrıldık inanır mısınız??? Çünkü şehire girip Hostelimize doğru giderken muhteşem modern yapılar ve bahçeler gözümüze takıldı. İlk başta uzay üssü gibi gözüken bu yapıların ne olduğunu anlamaya çalışırken hemen çok yakında hostelimizde bulduk kendimizi. Room Deluxe adlı bu modern hostel biz gittiğimiz zaman çok uygun fiyatlara sahipti şimdi bakıyorum da biraz fiyatları uçmuş. Aslında siteden bakarken odaları çok hoş gözüküyor, her odada farklı tema, uzay üssü, deniz dalgası.. çok heyecanlı gittik bize hangi odayı verecekler diye, Arap,Osmanlı temalı bir oda vermesinler mi, sanırım Türkiye'den geldiğimiz için...hayal kırıklığına uğradık.. yine de odamız çok güzeldi, bina da. Akşam saatleri yaklaşmıştı , biz de şu muhteşem yapıları keşfetmek için yola düştük. City of Arts and Sciences adlı bu teknoloji parkında bu süper modern yapıların içinde müzeler, 3-4 boyutlu sinemalar, kocaman akvaryumlar bulunmakta. Hatta ortada bir de bağırıp çağıran Dinazor maketi var ama biz bu etkinliklerin hiçbirine katılamadık saatlerini kaçırdığımız için . Ancak orada çekim yapmaya gelmiş bir çok kişi gibi biz de bu görsel güzelliğin bol bol fotoğrafını çektik. Sonra da hostelime geri döndük.. Yemek yemek için şimdi adını hatırlamıyorum ama hemen otelin altındaki İtalyan Lokantasına girdik. Buradaki İtalyan amcanın hem yemekleri güzeldi hem de pazarlaması. Bizim konuşmamızdan Türk olduğumuzu anlayan bu sempatik amca yemeklerimizi övdü,dizilerimizi övdü (Ezel'i seyrediyormuş inanır mısınız?) ve yemeğin üstüne muhteşem bir tatlı sundu,, çok da astronomik paralar almadı. Bizi mutlu uyuttu anlayacağınız:))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder