Yok aslında çok az olasılıkla bahçevan ve sultan ile karşılaşabilir...Birazdan size Granada'daki kocaman saray bahçelerinden bahsedince çok iyi anlayacaksınız:))
Sevilla maceramız sona erince biz de yavaş yavaş Granada yollarına düştük. Planımız Granada'da Dünyanın 20 harikasından biri olarak gösterilen Elhamra Sarayını gezmekti. Ama bu sarayı gezmek spontane yapılacak bir şey değil maalesef. Her gün belli sayıda kişi gezebileceği için sarayın internet sitesine girip önceden bilet almanız gerekmekte. Bahçe (General Life) ve saray gezilerinin biletleri ayrı ayrı satılıyor. Maalasef biz 1 gün önce almaya çalıştığımız için saray için bilet bulamadık, sadece bahçe için bilet bulabildik. Siz siz olun eğer binbir gece masallarının saraylarına benzetilen bu sarayı görmek istiyorsanız bir hafta önceden biletinizi almaya çalışın. Saray ve bahçe gezisi için farklı sezonlarda gece ve gündüz olmak üzere değişik turlar düzenleniyor. Bunlarla ilgili tüm ayrıntılar ve bilet almak için
http://www.alhambradegranada.org/ sitesinden faydalanabilirsiniz.
Sanırım Müslümanlardan Hristiyanların eline geçtikten sonra üzerinde kilise, Hristiyan temaları ile süslenmeden kalan nadir Endülüs eserlerinden. Yıllarca başıboş kalmış, ve sütunları, el yazmaları bir çok tehlike atlatmış bu saray, şu an Avrupa'nın en çok turist çeken yerlerinden biri.
Ve gelelim bizim maceramıza,18 Ekim olmasına rağmen hava çok sıcak,, yollar daha da sıcak,, Kemal Amca'nın püfür püfür esen klimasının üzerimde yarattığı kırgınlık, gezebileceğimiz yerin çok sınırlı olacak olmasının verdiği mayışıklık,, yolların bitmemesi,, Granada'da yol çalışmasının navigasyonumuz Zeliha'nın sinir sisteminde dayanılmaz arızalar yaratması, aynı sokaklarda dönüp durmamız ama bir türlü Granada'ya tepeden bakan kocaman saraya ulaşamamamız. Tüm bunlar midemizi bulandırmaya başladı yani benim midem gerçekten bulantılara ciddi ev sahibeliği yapmayı kendine görev bildi..Halkın vücut dilinden çıkardığımız yollarda önünde Alhambra yazan arabaların oraya gittiğini hissederek onları takip edip, saraya ulaştık.. Gerçekten kocamandı bahçeleri bile, üstelik sarayı göremiyorduk o da galiba öbür tepeye bakıyordu. Biz de bahçeleri gezmeye başladık, gerçekten muhteşem bahçelere ev sahipliği yapıyor burası, 52 tane kocaman, her köşesinde suların aktığı ( bu kadar kurak bir yerde zamanında yapılan sulama sistemi o kadar harika ki) bu harika bahçeleri, biraz da kırgınlığımdan çabuk yorulup, erken terk etmek zorunda kaldık. Zaten muhteşem sarayı görememek bizi yeterince üzmüştü. Biz de yavaş yavaş Hostelimize doğru gidiyoruz. Diğer tüm rezervasyonlarımız yaptığımız gibi bu hosteli de http://www.booking.com/ 'dan yaptık. Merkezde bulunan Casa Salvador adlı bir hostelde kaldık. Daha önce kaldığımız
hostellere göre temizlik, büyüklük, ve çalışanların sıcaklığı açısından bizi çok memnun etti. Görevlilerin bizimle anlaşabilmek için İngilizce konuşmaya çalışmaları, şirin kahvaltı salonu ve Kemal Amca'nın kahvaltısına göre daha başarılı kahvaltı bizi mutlu etti ama maalesef benim mideyi hoş etmek kolay değildi. Biraz dinlenip canlandıktan sonra,
şirin, küçük , Granada sokaklarında tepindik. Yine yollarda önümüze kocaman tarihi Arap Temalı kapılar, Katedraller çıktı. (sanırım bunlar da zamanında cami idi). Ara sokaklarda yavaş yavaş gezindik,, gideceklerin dikkatine.. heyyy bu şehirde kesinlikle Siesta yapılıyor, dükkanlar gece geç kapansa da, 2-5 arası kapalı. Büyük ihtimalle diğer şehirlerde de aynı şey söz konusu idi ama biz fark etmedik,, nasıl kaptırmışız kendimizi gezmelere:)))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder