17 Şubat 2013 Pazar

İtalya'da Şaşkın Türkler 9: San Gimignano'da bademli, limonlu çeşit çeşit dondurma yalamak

Floransa’da yediğimiz o keyifli yemek, şarap ve dondurmanın üstüne bayağı geç yatmıştık. 2 sevgili olarak fazlasıyla alıştırdığımız tavuk bünyemiz yine erken kalkmaya isyan ediyordu ama bizi güzel bir yolculuk bekliyordu üzüm bahçelerine doğru. Toscana bölgesinin kalbinden çıkıp ciğerlerine doğru yol alacaktık bugün hadi T hadi T hadi kalk. Domuz eti midir acaba diye dokunmaya korktuğumuz önümüze gelen salamlara jambonlara göz ucuyla bile bakamadan yağlı yağlı gelen kaşardan da çok mutlu olamayacağımızı anlayıp gözümüzü istemeye istemeye yine şekerli ürünlere ve sallama çaya dikmeye başladık. Sevmiyorum, yurt dışındaki kahvaltıları ya her şeye adapte olabiliyorum ama güne aç karnına ya da ona benzer şekilde şekerli gereksiz şeylerle doldurulmuş karınla başlamak çok yoruyor beni çok.
Öyle böyle derken yine kahvaltıdan az mutlu kalkarak, hostelimizin yaşlı teyzesiyle yine vücut dili muhabbeti yaptıktan sonra kendimizi resepsiyonda bulduk. Gündemi wire-less ile takip etmeye çalışan T’nin biraz önce verdiği haberi resepsiyondaki yine neredeyse hiç İngilizce konuşmayan amcadan duymak garip oldu. Türkiye Suriye’yi bombalamıştı ilk kez ve durumun daha da vahimleşebileceğinden bahsediliyordu. İtalyan amcamız bomb bomb dedikten sonra bize üzülerek baktı ve bankonun altından çıkardığı beyaz şarabı bize hediye etti sanki “için için kafanız dağılsın” diye.  Zaten Floransa koşullarında çok ucuza mal olmuş hostelden bir de beleş şarabı alınca savaş mavaş unuttum ben gözlerim güle güle teşekkür ettim. Sonra da angara sınırları içerinde içtim, içirttim bu şarabı.
İlk olarak istikamet Siena kentinin bir bölgesi olan San Gimignano idi. Bu kente giderken gördüğümüz üzüm bahçeleri, düzenli tarım alanları beni gayet mutlu ederken asıl manzara ile tepede yerleşmiş şehirden etrafı seyre dalarken ve de daha sonra bu şehirden çıkıp Siena ve Montepulciano’ya giderken karşılacağımızı bilmiyorduk tabii ki... Tepeden tüm ihtişamı ile San Gimignano  gözükmeye başlarken sağlı sollu şarap tatama mekanları da gözümüze çarpmaya başlamıştı. Ama hava Ekim başı olmasına rağmen oldukça sıcaktı ki iyi ki bu mevsimde gelmişiz dedirtti (Ekim ayı boyunca sadece Venedik biraz soğuktu, Genova’nın da dağlık kısımları hariç tüm ülke gayet ılıktı,, geceleri saymazsak tabii ki).  Bu sıcak havada kafa mı bulacağız şimdi, bırak yawww.. Şarabı akşam doya doya içeriz.... Tatlı yokuşu dondurma hayalleri ile çıktık çıktık ama kardeşim herkes mi araba ile gezmeye geliyor buraya?  Tamam İtalya’nın turistik açıdan yüksek mevsimi ama hiç mi otopark bulunmaz derken tam da üzüm bahçelerinin dibinde bedava bir park yeri bulduk. Bir yerliye de tasdik ettirdikten sonra oranın park edilebilir olduğunu ver elini San Gimignano  ... Şehire giriş kapısının hemen yanında açık bir alan var, size oldukça güzel Toscana manzarası sunan. Burada derin derin bakabilirsiniz Toscana’nın uçsuz bucaksız görünen üzüm bağlarına, tarlalarına ve bunları bol bol süsleyen biz de sadece mezarlıklara dikilen ağaçlara. Adını şu an hatırlayamadığım bu ağaçlar sanırım (selvi,kavak? Bulana 10 puan…) tarlaları ayırmak için kullanılıyor ya da desen olsun diye. Her neyse doya doya manzarayı içinize çekince San Gimignano’nun şimgeleri olan gökdelenleri anımsatan binaların da gözüktüğü şehir kapısından giriş yapabilirsiniz. Buraya varmadan önce de uzaktan emin olun gökdelenler sizin dikkatinizi çekecek boy boy, sıra sıra. 


Bilgi görgü böcüğü: Bu eski şehir tam bir ortaçağ kenti. Kuleler de zamanında ailelerin birbirine hava atmak için kullandığı bir yöntemmiş. Gökdelenlerden dolayı zaten bu şehire  Toscana’nın Manhattanı deniyormuş ki bu ünvanı hak etmekte haklı bence.












Şehir kapısından girince göreceksiniz içeride taşıtın geçmesine çok imkan olmayan genelde yaya yürünen küçücük, şirin bir kasaba burası. Hepi topu uğraşsanız, bir de yemek yerseniz belki 3 saat geçirebilirsiniz. Ama ben dondurmamın tadına vara vara yiyeceğim derseniz zaman uzayabilir çünkü toplar kocaman. Merak ettiniz değil mi? Neden hep dondurma hep dondurma diyorum? Çünkü burada dünya yarışmalarını kazanmış dondurmacı var. Kendileri bu ödülle de güvenerek kendilerinin Dünyanın en iyi dondurmacısı olduğunu iddia ediyorlar. Peki dondurmacı nerede diye sorarsanız, çok kolay bulursunuz adres vermeye hiç gerek yok. Kapıdan girin kalabalığı takip edin, biraz da tepe çıktınız mı al sana dondurmacı. Biz böyle bulduk vallahi. Ama durun hani 1 tane dondurmacı idi? Burada önünde kalabalıklar olan 2 adet dondurmacı var. Şimdi hangisi en iyisi, hangisi? Taaa buralara kadar dondurma yemek için geldik, ikilemde kaldık. Yine yaptı İtalyanlar bize yapacağını. Hemen beyin fırtınası yapıyorum ve neden 2 dondurmacı olduğunu kendi yöntemlerimle buluyorum. Bu İtalyanlar biz Türklere çok benzediğine göre iddia ediyorum, bu dükkan meşhur olunca kesin kardeşlerden biri ortaklıktan ayrılıp karşıda bir dükkan açmayı tercih etmiştir. Neden olmasın? Her neyse tüm moralim bozulmuştu, kuş kadar midem var. İkisinden de yiyemem ki, hangisi hangisi daha iyi? Dükkanların ikisinin üzerinde de aynı şey yazıyordu, Dünyanın en iyi dondurması, ikisi de kalabalıktı… pöööhhhh… T hemen kıvrak zekasıyla ikimizin farklı dükkanlardan alıp tatlarına bakmamızı önerdi. Yer miyim, yemem. Yok ya sana daha güzeli düşerse ben sana kıskançlıkla mı bakacağım? Her neyse sonunda önünde Çin’de yarışma kazandığını iddia eden dondurmacıya girdik, kalabalıkla mücadele ettikten sonra aldık 2 külah dondurma. Bu nasıl, bakim seninkinin tadına, vayy çakaall ne güzel seçmişin, bademli de güzelmiş, limonlu hımmmm süper derken fazla tatlıya direnç gösteremeyen ben yine tıkandım ve dondurmamın yarısını T’ye vermek zorunda kaldım.
San Gimignano  kuralı 1: O dondurma yenecek, hangisi derseniz o sizin şansınıza kalmış. Unutmadan dondurma çok güzel ama çok tatlı ve toplar çok büyük. Bir de çok çabuk eriyorlar, niye bir foto bile çekemedim sanıyorsunuz??





Zaten dondurmamızı yiyene kadar neredeyse tüm sokakları dolanmıştık. Artık Siena’ya doğru yol almaya karar verdik. Kasaba çıkışındaki marketten bol bol pembe üzüm de depoladıktan sonra ver elini Toscana’nın tadına doyamadığınız güzel yolları….




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder