Hapur hupur yazılarımın bir tek kakaolu atom
bombaları ile sınırlı kalacağını sandınız değil mi? Ama ben geçen hafta
hamaratlık sergilemeye karar vermiştim ve Oktay Usta’nın tarifini internetten
alıp anneme telefonda onaylattıktan sonra minnoş simitleri yapmaya karar
verdim. Hem arkadaşlarım çok beğenip, pastane işi bile sandılar inanmazsınız?
Yarım paket margarini oda sıcaklığında
beklettim ancak bundan sonra yapacağım pasta böreklerde margarin yerine
tereyağı kullanmaya karar verdim. Böylece daha sağlıklı olacağını düşünüyorum. Margarin,
1 çay bardağı sıvı yağ, 1 yumurta sarısı, 2 yemek kaşığı yoğurt, 1 yemek kaşığı mahlep, 1 yemek kaşığı toz
şeker, 1 çay kaşığı tuz, çay kaşığının ucuyla karbonat (bunu annem
ekledi, ne yararı var inanın hiç fikrim yok) ve 1 paket kabartma tuzun kocaman
bir kaba koyup malzemelerin üstüne unu koyup yoğurmaya başladım. Harç elime
yapışmaktan vazgeçene kadar un katıp yoğurdum. İşin en heyecanlı yanı yılışık
harcın sizden ayrılmaya karar vermesi değil mi? Sanırım bir tek bu tarz bir
ayrılık beni mutlu edebilir. Ayrılık gerçekleştikten sonra yaklaşık yarım saat
hamuru dinlendirdim. İnsan hamam girip sıcak suyla bile yoğrulduğunda çıkıp dinlemeye
bırakıyor kendini, hamur niye dinlenmesin ki?
O arada geniş bir kâseye ayırdığım yumurtanın
beyazını iyice karıştırıp, üzerine bol susam ve çörek otu koydum. Sonra başladım
hamuru minik minik parçalamaya, o minikleri yuvaladım sonra uzattım... Sonra
bir de geri kıvırdım. Hepsinin tek yüzünü susamlı harca batırıp tepsiye dizdim.
Ama yine sırtım ağrıdı. Bünyem fazla uğraşmaya gelmiyor galiba…
Annemin talimatlarına uydum 200 derecede 10
dakika fırının altında 15 dakikada ortada pişirerek simitleri zenci bacak
yapmaktan kurtardım.
Ama bakın çok güzel oldular, üstelik tatları
da güzel, çıtır çıtırdı…
O kadar işkenceye, ayrılığa değdi sanırım …
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder