20 Ocak 2013 Pazar

Sıcacık Lübnan Esintisi





Nadine Labaki ile ilk olarak Caramel (Sukkar Banat) filminde tanışmıştım. Aslına bakarsanız filmin başrolünü üstlenmiş bu çekici bayanın filmin de yönetmeni olabileceği, hem de oldukça başarılı bir yönetmen olduğu hiç mi hiç aklıma gelmemişti. Caramel filmi tamamıyla bir kadın filmi olsa da Lübnanlı yönetmenimiz, bir Hollywood kadın filminin asla barındıramayacağı duyguları filme koyabilmiş.  Bir kuaförde çalışan kadın ve müşterilerinin hayatını anlatıyormuş gibi sade görünse de filmimiz ara ara Lübnan’ın başkentinde Müslüman ve Hristiyanların hem iç içe mutlu yaşayıp hem de bir sürü farklı yaşamlara sahip olduğunu gösteriyor. Sıcacık Beyrut günlerinin fonunda Lübnanlı kadınların Türk kadınlarına da bir çok benzer yanını görebiliyoruz, mesela cinsel tabular mesela  pek çok Avrupalı ve Amerikalı kadının kendisinden yana yakıla kaçacağı ve jilete gözünü kırpmadan sığınacağı çam sakızı ağda… Caramel filmi erkeklere belki çok sempatik gelmeyebilir ama Türk kadınlarının zevkle seyredeceğini düşünüyorum bu filmi. Ben en çok filmin jeneriğinde çalan bu sakin ve Arapça olmasından mıdır bilmem bana biraz yanık gelen şarkıya bayıldım. Günlerce dinledim filmden sonra hatta bazen ninni niyetine…

http://www.youtube.com/watch?v=i_cfBgSQGvQ






Tabii Nadine Labaki’nin filmleri özellikle bir kadın yönetmen olmasının da verdiği gurur ile araştırılmaya başlandı. Birden 2011 yılında çektiği ve yine önemli rollerinden birini oynadığı güzel eleştiriler almış “Where Do We go?” (Et maintenant on va où?) izlenecekler listeme girdi. İşte bu filmi izlerken çok eğlendim. Özellikle de konusu bana oldukça çarpıcı geldi. Lübnan’da Müslüman Hristiyan çatışmaları ülkenin her bir yerinde alevlenmiş iken, mayınlı yollarla çevrili ve dış dünya ile iletişimi sadece bir mobiletle siparişleri getir götür yapan iki genç olan köyün kadınlarının mücadelesini anlatıyor. Ne ile mücadele derseniz, babalarını kardeşlerini kocalarını köydeki daha önceki din çatışmalarına kurban vermiş Hristiyan ve Müslüman kadınların birlik olarak köyün erkeklerinin dış dünya ile bağlantılarını tamamen keserek din çatışmalarından uzak kalmalarının sağlamak mücadelesine. Köyün imamı ve pederinin de kadınlarla işbirliğinde olması çabası. Kadınlar televizyon bağlantılarını mı kesmiyorlar, gazetelerimi yok etmiyorlar… Yine de gün geliyor zaten her an patlamaya hazır duran el bombaları erkekler en ufak hadisede karşı dindeki erkeklere saldırmaya hazır. İşte bu durumda kadınlar artık basit numaraların erkeklere kesmediğini fark edip daha karışık planlar yaparak erkekleri birbirlerinin boğazlarına yapışmaktan kurtarıyorlar. Kendi kadınlıklarını hiçe sayarak erkeklerin dikkatini dağıtacaklarını düşündükleri bir grup Ukraynalı kızı köyde misafir etmek de yeni planlara dahil. Aslında yer yer acılı sahnelerle etkileyici olsa da bu film genel olarak çok eğlenceli. Özellikle Lübnan kadınlarının ne kadar sıcak ve komik olduğunu görüp tebessüm edeceğiniz birçok sahne var. Müslümanı Hristiyanı hepsi komik… Hele hele belediye başkanının karısı ve Perihan ablaya çok benzettiğim kısa boylu teyze süperdi. Bu film kısaca arkasında çok sağlam bir konu ile karşımıza çıksa da bir an sıkılmadan izleyeceğiniz çok eğlenceli bir film. Din çatışması gibi asırlardır insanlığın yaşadığı bu kocaman sorunu tatlı bir dille anlatmış çok tatlı bir film. Ben çok severek izledim.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder