Taksilere hepimiz 1er
kilo daha fazla binip yere yakın yakın Bey Mahallesine doğru geri yol aldık.
Hava çok soğuk olmasa ve yemekten yorgun düşmemiş olsak kesin tarihi bakırcılar
çarşısında biraz daha gezinirdik. Ama ayaklarımız hemen bakırcılar çarşısı
civarındaki Tahmis kahvesine yol almıştı bile. 1800’lü yıllardan kalma tarihi
Tahmis kahvesi biraz turistik hale gelmiş olsa da eski avizeleri, pişpirik atan
müdavimleri, upuzun soba boruları ile sempatikliğini koruyor. Biz de birkaç
saatimizi bu sempatik kahvede, arkada Antepli Romenlerin Antep havaları
eşliğinde dışarıdaki soğuktan soyutlanarak sıcacık geçirdik.
Kural 5: Tarihi
havasını solumak için Tahmis kahvesinde bir kahve molası verilmeli. Benim gibi
kahve içemeyenlere soda da var… Nargile de keyiflenmek isteyenlere. Cumartesi
günleri 1’den 7’ye kadar Antep’in hamamlarından Urfa’nın dağlarını
dinleyebileceğimiz sazlı sözlü bir grup çalıyor da çalıyor.
Tahmis kahvesinin
sütlü menengiç kahvesi meşhurmuş. Kahve ile uzun zamandır devam eden
dargınlığım geçer mi acaba denediğim sütlü menengici içemeyince üzgün gözlerle
etrafı süzüyordum ki bir de ne göreyim gurmeler de içememiş sütlü memengici,
nargile ve sodaya saldırmışlar. Sütlüsü bu kadar ağır olan kahvenin aslını düşünmek
bile bana zor geliyor.
Tahmis kahvesinin
hafta içleri sakin olacağını hayal ediyorum. Hafta sonlarının gurme turist
kalabalığı ve müzik çalan grup biraz insanı yoruyordu yine de mutlaka görülmeli
bu kahve.
Kahveden çıktık… Hafif
yumuşayan havadan faydalanıp yürüyerek Zeki İnal ustanın şöbiyetlerine doğru
yol aldık. Şöbiyetlerin bu kadar güzel olduğunu bilseydik, çizgi filmlerde
yemek kokusuna uçarak giden çizgi film karakterleri gibi uçarak giderdik. Hele
hele de dükkanı şans eseri açık bulduğumuz öğrenince bin şükür ettik.
Kural 6: Zeki İnal
söbiyetlerinin tadına cumartesi çok geçe kalmadan bakmak şart çünkü dükkan
Pazar günü kapalı… Cumartesi de en geç 4 gibi kapatıyorlar.
Zeki İnal Ustamızın kendisine
sempatikliği sayesinde bayıldığımız oğlu Levent İnal bize muhteşem şöbiyetleri
ile çok güzel pozlar verdi. Levent Bey’in kendisi bile şöbiyete 10 üzerinden 12
verdirtir. Fark etmişinizdir ki gurmelerimiz yine 10 üzerinden 11 kullandı
şöbiyetler için. Ben T’nin tok karınlarla
gurmeler bile zorlanırken 1 porsiyon şöbiyet yediğini de ilave ederek kendi
insiyatifimle 10 üzerinden 12 veriyorum bol fıstıklı şöbiyetlere.
Biraz mola vermek
gerekiyordu. Biraz soğukta yürüyerek akşam ki maratona yer açmak. Bu arada
Gaziantep Belediyesi tarafından işletilen gayet modern bir mekan bulduk ki bu
mekanı da hemen akşam yemeğinden sonra anlatacağım… Aklınızda olsun Zeki İnal’ın
dükkanına çok yakın. Zaten hava güzel olsa her yere yürünebilir. Genelde bir
çemberin etrafında dolanıp duruyorsunuz.
Kısa bir moladan sonra
gurmeler ile Aşina Restaurantta buluştuk. Yöresel yemeklerin yenebileceği (İçli
köfte, çiğ köfte, yuvarlama, kuru patlıcan dolması, analı kızlı, alaca çorba, Ali
nazik, gavur dağı salatası, nar ekşili soğanlı lahmacun gibi.) modern bir
mekan. Aslında masada bu yemeklerin hepsinin tadına bakıldı çiğ köfte hariç.
Ona yetişemedik maalesef… Ne öğrendik Antep’te her yemeğe yetişmek mümkün
değil. Gece 3 te açılıp sabaha kapanan ciğerciyi de duyduk ama ona gitmek ne
mümkün?
Kural 7: Çiğ köfte
işini de çok geceye bırakma…
Yemeklere gelince
fotoğraflarda sırasıyla gördüğünüz yuvarlama oldukça başarılı (8.5/10
gurmelerden geliyor), Alaca çorba içimizi güzel ısıtan (8/10 benden), Analı
kızlı da gayet güzel (8,5/10 ancak fotoğraf çekmemişim),içli köfte hayal
kırıklığı (gurmeler 0 verdiler, beklentilerimizi yerle bitti hatta yemedik
diyebilirim),kuru patlıcan dolması idare eder (5/10 aldı gurmelerden),Ali nazik
yaprak da güzel (7.5/10 aldı gurmelerden), Nar ekşili soğanlı pidede çıtır
çıtır kıvamıyla (9/10 aldı gurmelerden) bizi tıka basa doyurdu. Gurmelerimiz Gavur
dağı salatasına da pek puan vermediler, gereksiz acıydı bence de.
Kural 8: Yuvarlama ve
nar ekşili soğanlı pideyi tatmadan gelme…
Artık yemek içmeye son verme zamanıydı. Zaten otantik
mekanların hepsi kapanmıştı. Ama Bayazhan (eski bir konaktan çevrilmiş geniş
avlunun etrafında barıyla, restaurantıyla, ocakbaşıyla alternatif hizmetler
sunan gayet elit hoş ve alkollü mekan) bizi cezbetti. Bar kısmında dj eşliğinde
eski han duvarlarının altında hoş bir gece geçirtti bize Bayazhan.
Sabah yine erken
kalkılır..Saat 4 ‘te uçak var. Bugün ne yesem çağrışlarına katmer gel bana gel
bana diyor ama benim canım tatlı ile açılış yapmak istemiyor. Şükür ki
gurmelerden sağlam kalanlar günü Orkide Pastanesinde açmışlar. Tuzlu isteyen
midem bir oley çektikten sonra gelen Semsek (gurmeler 9/10 verdiler ama bence
çok güzeldi.. o kadar yiyip de sabaha kadar nasıl acıktım ben yaa… yoksa ben de
mi gurme olacağım.. yo yo yoooooo ) ki özel antep peynirinden yapılmış kıtır
kıtır bir antep gözlemesi beni çok mutlu etti. Semsek üzerine Antep dürümü beni
çok mutlu etmese de gurmeler özel peynirinden dolayı dürüme 8,5 puanı layık
gördüler.
Kural 9: Semsek bir
numerooo.. yiyiniz..
Orkide pastanesinden
sonra ünlü baklavacı Koçak Baklavaya yol aldık. Buranın kare baklavası diğer
baklavalara fark atıyordu kocaman kocaman fıstıkları ile. Ben sarmayı da
beğendim ama karnım semsek ile o kadar toktu ki… Koçak Pazar günleri de açık
olduğu için baklava alabilirsiniz götürmek için ama içeride satılan antep
fıstıkları bana gereksiz pahalı geldi. Hem gramajı çok azdı hem de tadı çok farklı
değildi. Başka yerlerden alınabilir.
Kural 10: Koçak’tan
kare baklava at sepete… Fıstık dışarıdan.
Artık yolculuk zamanı
yaklaşmıştı. Biz de Halil Usta’nın kardeşinin Pazar günleri açık dükkanı Mehmet
Usta’ya gittik. Nedense Halil Usta’nın dükkanında aldığımız tadı hiç alamadık.
Soslu küşneme (altın vuruş dedikleri) fena değildi ama Halil usta kesinlikle
çok başarılı, kardeşi biraz ortalamada kalırken.
Bize dönüş yolu
gözüktü. Eminim merak ediyorsunuz çok meşhur İmam Çağdaş’a gitmedik mi diye. Biz
gidemedik ama İstanbul uçağı bizden sonra olan gurmeler gitmişler. Bize de
Halil Usta’dan sonra hiçbir şey kaybettiğimizi belirttiler.
Bir Gaziantep
yolculuğu burada bitti. Aslında gurme gezisi olsa da Ben de T de elimizden
geleni yaptık, her şeyin tadına baktık. Zeugma müzesi zaten gönlümüzü
doyurmuştu,, muhteşem tatlar da cabası…
Merhaba Nilgun,
YanıtlaSilBlogunu yeni kesfettim ve bayildim. Ben de Gaziantep`e gitmeyi cok istiyorum, harika yemekler :)
Çok teşekkür ederim... mutlaka bir haftasonu Antep'e uğranmalı..Şimdiden afiyet olsun :)
Sil