2 Şubat 2013 Cumartesi

Gaziantep Gurme Gezisi 2: Durmak bilmeyen yeme içme

Taksilere hepimiz 1er kilo daha fazla binip yere yakın yakın Bey Mahallesine doğru geri yol aldık. Hava çok soğuk olmasa ve yemekten yorgun düşmemiş olsak kesin tarihi bakırcılar çarşısında biraz daha gezinirdik. Ama ayaklarımız hemen bakırcılar çarşısı civarındaki Tahmis kahvesine yol almıştı bile. 1800’lü yıllardan kalma tarihi Tahmis kahvesi biraz turistik hale gelmiş olsa da eski avizeleri, pişpirik atan müdavimleri, upuzun soba boruları ile sempatikliğini koruyor. Biz de birkaç saatimizi bu sempatik kahvede, arkada Antepli Romenlerin Antep havaları eşliğinde dışarıdaki soğuktan soyutlanarak sıcacık geçirdik.
Kural 5: Tarihi havasını solumak için Tahmis kahvesinde bir kahve molası verilmeli. Benim gibi kahve içemeyenlere soda da var… Nargile de keyiflenmek isteyenlere. Cumartesi günleri 1’den 7’ye kadar Antep’in hamamlarından Urfa’nın dağlarını dinleyebileceğimiz sazlı sözlü bir grup çalıyor da çalıyor.
Tahmis kahvesinin sütlü menengiç kahvesi meşhurmuş. Kahve ile uzun zamandır devam eden dargınlığım geçer mi acaba denediğim sütlü menengici içemeyince üzgün gözlerle etrafı süzüyordum ki bir de ne göreyim gurmeler de içememiş sütlü memengici, nargile ve sodaya saldırmışlar. Sütlüsü bu kadar ağır olan kahvenin aslını düşünmek bile bana zor geliyor.









Tahmis kahvesinin hafta içleri sakin olacağını hayal ediyorum. Hafta sonlarının gurme turist kalabalığı ve müzik çalan grup biraz insanı yoruyordu yine de mutlaka görülmeli bu kahve.








Kahveden çıktık… Hafif yumuşayan havadan faydalanıp yürüyerek Zeki İnal ustanın şöbiyetlerine doğru yol aldık. Şöbiyetlerin bu kadar güzel olduğunu bilseydik, çizgi filmlerde yemek kokusuna uçarak giden çizgi film karakterleri gibi uçarak giderdik. Hele hele de dükkanı şans eseri açık bulduğumuz öğrenince bin şükür ettik.




Kural 6: Zeki İnal söbiyetlerinin tadına cumartesi çok geçe kalmadan bakmak şart çünkü dükkan Pazar günü kapalı… Cumartesi de en geç 4 gibi kapatıyorlar.
Zeki İnal Ustamızın kendisine sempatikliği sayesinde bayıldığımız oğlu Levent İnal bize muhteşem şöbiyetleri ile çok güzel pozlar verdi. Levent Bey’in kendisi bile şöbiyete 10 üzerinden 12 verdirtir. Fark etmişinizdir ki gurmelerimiz yine 10 üzerinden 11 kullandı şöbiyetler için. Ben T’nin tok  karınlarla gurmeler bile zorlanırken 1 porsiyon şöbiyet yediğini de ilave ederek kendi insiyatifimle 10 üzerinden 12 veriyorum bol fıstıklı şöbiyetlere.




Biraz mola vermek gerekiyordu. Biraz soğukta yürüyerek akşam ki maratona yer açmak. Bu arada Gaziantep Belediyesi tarafından işletilen gayet modern bir mekan bulduk ki bu mekanı da hemen akşam yemeğinden sonra anlatacağım… Aklınızda olsun Zeki İnal’ın dükkanına çok yakın. Zaten hava güzel olsa her yere yürünebilir. Genelde bir çemberin etrafında dolanıp duruyorsunuz.
Kısa bir moladan sonra gurmeler ile Aşina Restaurantta buluştuk. Yöresel yemeklerin yenebileceği (İçli köfte, çiğ köfte, yuvarlama, kuru patlıcan dolması, analı kızlı, alaca çorba, Ali nazik, gavur dağı salatası, nar ekşili soğanlı lahmacun gibi.) modern bir mekan. Aslında masada bu yemeklerin hepsinin tadına bakıldı çiğ köfte hariç. Ona yetişemedik maalesef… Ne öğrendik Antep’te her yemeğe yetişmek mümkün değil. Gece 3 te açılıp sabaha kapanan ciğerciyi de duyduk ama ona gitmek ne mümkün?
Kural 7: Çiğ köfte işini de çok geceye bırakma…
Yemeklere gelince fotoğraflarda sırasıyla gördüğünüz yuvarlama oldukça başarılı (8.5/10 gurmelerden geliyor), Alaca çorba içimizi güzel ısıtan (8/10 benden), Analı kızlı da gayet güzel (8,5/10 ancak fotoğraf çekmemişim),içli köfte hayal kırıklığı (gurmeler 0 verdiler, beklentilerimizi yerle bitti hatta yemedik diyebilirim),kuru patlıcan dolması idare eder (5/10 aldı gurmelerden),Ali nazik yaprak da güzel (7.5/10 aldı gurmelerden), Nar ekşili soğanlı pidede çıtır çıtır kıvamıyla (9/10 aldı gurmelerden) bizi tıka basa doyurdu. Gurmelerimiz Gavur dağı salatasına da pek puan vermediler, gereksiz acıydı bence de.
Kural 8: Yuvarlama ve nar ekşili soğanlı pideyi tatmadan gelme…











Artık yemek içmeye son verme zamanıydı. Zaten otantik mekanların hepsi kapanmıştı. Ama Bayazhan (eski bir konaktan çevrilmiş geniş avlunun etrafında barıyla, restaurantıyla, ocakbaşıyla alternatif hizmetler sunan gayet elit hoş ve alkollü mekan) bizi cezbetti. Bar kısmında dj eşliğinde eski han duvarlarının altında hoş bir gece geçirtti bize Bayazhan.

Sabah yine erken kalkılır..Saat 4 ‘te uçak var. Bugün ne yesem çağrışlarına katmer gel bana gel bana diyor ama benim canım tatlı ile açılış yapmak istemiyor. Şükür ki gurmelerden sağlam kalanlar günü Orkide Pastanesinde açmışlar. Tuzlu isteyen midem bir oley çektikten sonra gelen Semsek (gurmeler 9/10 verdiler ama bence çok güzeldi.. o kadar yiyip de sabaha kadar nasıl acıktım ben yaa… yoksa ben de mi gurme olacağım.. yo yo yoooooo ) ki özel antep peynirinden yapılmış kıtır kıtır bir antep gözlemesi beni çok mutlu etti. Semsek üzerine Antep dürümü beni çok mutlu etmese de gurmeler özel peynirinden dolayı dürüme 8,5 puanı layık gördüler.

Kural 9: Semsek bir numerooo.. yiyiniz..







Orkide pastanesinden sonra ünlü baklavacı Koçak Baklavaya yol aldık. Buranın kare baklavası diğer baklavalara fark atıyordu kocaman kocaman fıstıkları ile. Ben sarmayı da beğendim ama karnım semsek ile o kadar toktu ki… Koçak Pazar günleri de açık olduğu için baklava alabilirsiniz götürmek için ama içeride satılan antep fıstıkları bana gereksiz pahalı geldi. Hem gramajı çok azdı hem de tadı çok farklı değildi. Başka yerlerden alınabilir.
Kural 10: Koçak’tan kare baklava at sepete… Fıstık dışarıdan.




Artık yolculuk zamanı yaklaşmıştı. Biz de Halil Usta’nın kardeşinin Pazar günleri açık dükkanı Mehmet Usta’ya gittik. Nedense Halil Usta’nın dükkanında aldığımız tadı hiç alamadık. Soslu küşneme (altın vuruş dedikleri) fena değildi ama Halil usta kesinlikle çok başarılı, kardeşi biraz ortalamada kalırken.
Bize dönüş yolu gözüktü. Eminim merak ediyorsunuz çok meşhur İmam Çağdaş’a gitmedik mi diye. Biz gidemedik ama İstanbul uçağı bizden sonra olan gurmeler gitmişler. Bize de Halil Usta’dan sonra hiçbir şey kaybettiğimizi belirttiler.
Bir Gaziantep yolculuğu burada bitti. Aslında gurme gezisi olsa da Ben de T de elimizden geleni yaptık, her şeyin tadına baktık. Zeugma müzesi zaten gönlümüzü doyurmuştu,, muhteşem tatlar da cabası…




2 yorum:

  1. Merhaba Nilgun,

    Blogunu yeni kesfettim ve bayildim. Ben de Gaziantep`e gitmeyi cok istiyorum, harika yemekler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim... mutlaka bir haftasonu Antep'e uğranmalı..Şimdiden afiyet olsun :)

      Sil