Nereden
başlasam acaba, Ferzan Özpetek filmlerinin bana sıcacık geldiği için çok sevdiğimden mi, bu filmlerin
İtalya’ya gitmeden önce izlenmesi gerektiğinden mi, bu filmlerin müzik
seçimlerine bayıldığımdan mı başlasam bilemedim… Çok geç tanıştım, bir yandan da Türk olduğu için gurur duyduğum bu yönetmenle. Ama hemen arayı kapatıp 10’u geçmeyen filmlerinden yarısını seyrettim. Hepsi beni farklı farklı etkiledi. Her ne kadar hepsinde bazen ön planda bazen de arka planda eşcinsellikle ilgili bir hikaye olsa da her filmde sevdiğim sahneler, anlar, müzikler oldu. İtalyanca daha çok hoşuma gitmeye başladı, tatlı İtalyan sokakları da daha çok ilgimi çekmeyi başardı ki İtalya turunu gerçekleştirdik. Biraz önce de bahsettiğim gibi asla unutamayacağım muhteşem müziklere ne demeli? Bir filmi müzikleri, müziklerin sahne ile uyumu daha da güzelleştirmiyor mu? Ben de Ferzan yönetmenimizin bu konuda oldukça usta olduğunu düşünüyor ve izlediğim filmleri tek tek kendimce size anlatıyorum.
Karşı Pencere(
La finestra di fronte): İşte ilk göz ağrım. Hem
duygusal olarak hem de müzikleri ile beni derinden etkileyen film. Bu film
kısaca bir başka çok sevdiğim film Kaybedenler Klübünde de söylendiği gibi “komşunun
çimeni her zaman daha yeşil görünür” temasına mı sahip yoksa unutulmuş aşkın
heyecanının yeniden alevlenmesinin insan biyolojisi üzerinde yarattığı derin
trawmadan mı bahsediyor, siz karar verin. Birçoğumuz elimizdeki güzelliklerin
kıymetini bilmeden başka hayatları merak etmiyor muyuz? İşte bura da kahramanımız
karşı penceredeki hayatı yaşamayı arzularken, kendi hayatına da karşı
pencereden bakma fırsatı bulup elindeki güzellikleri tekrar değerlendiriyor. Kaçırdığı kendini heyecanlandıran bir aşk da
olsa.
Ama belki de çok şanslı, hangi birimiz kendi
hayatımızı karşı pencereden izleme fırsatı bulabildik ki? Kendimizi
değerlendirebildik?
Hikayeyi anlatmayım hala izlemeyen varsa
heyecanla seyretsin diye. Ama bu filmde de yemekler, pastalar, sofralar önemli
yer tutuyor birçok Ferzan filmi gibi. Neden? Hayatın en önemli zevklerinden
değil midir yemek? Ya pasta kaç insana mutluluk vermez ki? Bunu çok güzel
kullanıyor yönetmen. Bu film de fırında başlıyor ve film boyunca muhteşem
pastaların yapılışını heyecanla izliyorum.
Bu filmin müzikleri de beni derinden etkiledi.
Giorgia'nın Gocce di Memoria parçasının film boyunca öyle
sahnelerde çeşitli versiyonlarını dinledim ki, hemen albümü edinip parçayı
bolca dinledim. Kahramanımızın kaybettiği öbür hayatını son bir kez görmek için
merdivenlerden ev terliği ile çılgınca inerken elleri merdiven korkuluklarına
dokundukça daha da duygulandıran tınılar, yine kahramanımızın buğulu gözlerine odaklandıkça
o bakışları içimde hissettiren notalar filmi benim için daha değerli kıldı.
Karşı pencere beni öyle öyle etkiledi ki,
diğer filmlerde bu kadar tadı bulamadım ama hepsini çok beğendim. Beğenme
sırama göre koyuyorum filmleri…
Bir Ömür Yetmez ( Saturno contro) sanırım bu filmi yine müzikleri için çok
sevdim. Karşı pencereye göre daha durağan bir filmdi. Sonuçta bir grup
arkadaşın birbirleri ile ilişkilerini sorgulamalarını işliyordu hem de acı bir olay, bir
arkadaşlarının beyin kanaması geçirmesi sonucu yoğun bakıma düşmesi sonucu.
Aslında film boyunca anlıyoruz bu arkadaşın öleceğini ama bu arada bir sürü
insani ilişki çerçevesinde çeşit çeşit hikayelerle tanışıyoruz. En sevdiğim
sahneler ölen arkadaşın ruhunun arkadaşlarını son kez (aslında onlar
arkadaşları öldüğü için ağladıkları halde) çok mutlu görmesi ve anne babasının
kavgasına duvar arkasından tanıklık eden yaşları küçük kardeşlerden büyüğün
küçüğe çok sevimli bir şekilde artık kendilerinin de bir boşanmış aile
olacaklarını açıkladığı sahne.
Yine film boyunca dinlemeye doyamadığım
parçalar, hala da çalıp çalıp dururum. Neyseki Joy fmde çok çalıyor da bol bol
hatırlıyorum bu parçaları…
Filmi sevmeyebilirsiniz ama bu parçalara
bayılacağınıza eminim… birkaç kere dinleyerek şans verin ama:)
Mesela şimdi Neffa'dan Passione’yi dinliyorum.
Gözlerimi kapattım kendimi sahilde gün batımında ayaklarımı suya uzatmış,
serinleyen suyun bir uzaklaşıp bir ayaklarımı okşamasını hayal ediyorum. Tuzlu
saçlarımı savuruyor gözlerime ağzıma yüzüme çarpan tuzları iyice yalayıp tadına
varıyorum… Müzik kulaklarımı tırmalıyor sanki dalgaların kumla oynaşırken çıkardıkları
bir ses gibi… bizden doğal…
Sonra Gabriella Ferri’nin Remedios’unu dinleyip biraz hüzünlü biraz
tatlı, tatilinizin son günü deniz doğa size daha güzel gözükür ya, ayrılmak
istemiyorum isyanlardayım.. denize bakıp yine geleceğim diyorum beni bekle…hüzünlü
buruğum ama mutluyum…çünkü yine geleceğim elime alıyorum terliklerimi kumlardan
ayrılmak istemezcesine ayaklarıma yapışan kum tanelerinin daha da çok kalmasını
istercesine….
Serseri Mayınlar (Mine
vaganti) yine eşcinselliğin ana hikaye olduğu bu filmde de Karşı pencerede olduğu
gibi geçmiş nesillere gidip geliyoruz.
Sofralarda, güzel sahillerde zaman geçiriyoruz. Konu çok eğlenceli
olmasa da ilginç sahneler var, film akıcı gidiyor.
Ve yine çok eğlenceli bir müzik… Nina Zilli'den 50 Mia'da kıpır kıpır oynamıyor muyuz? Ama itiraf etmek gerek, Ferzan bir çok filminde bu
filmde de olduğu gibi Sezen Aksu şarkılarını kullanıyor ama bu şarkılar beni
çok etkilemiyor, diğerleri daha hoş iken…
Cahil Periler (Le
Fate Ignoranti): En eski filmlerinden
yönetmenin. Bu filmde de güzel parçalar
var ama hiçbiri aklımda kalmıyor,, Sahneler duygusal, belki de beklendiği gibi
devam ediyor olaylar. Kocasını kaybeden kadının aslında eşcinsel olduğunu
öğrendiği kocasının diğer sevgilisini bulma macerası çerçevesinde gidiyor.
Şahane Misafir (Magnifica presenza) Ve son Film, Cem Yılmaz’ın da
önemli sahnlerinin bulunduğu fantastik Şahane misafir. Açıkçası bu filmi daha
iyi bekliyordum ama beklentilerimi karşılamadı. Fantastik bir dünyaya açılmış
film ama ne Cem Yılmaz ne de Sezen Aksu şarkıları beni etkilemedi. Yine de hoş
zaman geçirmek için izlenebilecek filmler listesine rahatlıkla konabilir…Yine
de Karşı Pencere’nin tadını, Bir Ömür Yeter'i’ müziklerini bulamadım, ama
Ferzan Özpetek’i seviyor,, yeni yeni filmlerini heyecanla bekliyorum… İtalya
turunu tamamlamış olsam da..





Hiç yorum yok:
Yorum Gönder